Kendi varlığını şüpheye düşüren aşağılanmalarını hatırla. Birinin , birilerinin sana olan saygısızlığı bazen o kadar büyük olur ki ; kendine olan saygını da şüpheye düşürür.
Acıtmak her zaman silahla bıçakla olmaz ya hani, tek bir cümlenin senin duygusal çevikliğini yerle bir edebildiğini hatırla. Böyle anlarda içinde doğan hırsın ve kinin sende ne tür bir geri dönüşe uğradığını hatırla. Katı katı misilleme yapma isteğini söndüremediğin günleri hatırla.
Canını çok yaktıklarında içinde seni her saniyesinde yok eden intikam isteğin sadece karşındakine olan nefretinden mi sanıyorsun? Peki sor kendine, sen sana yapılan bu ayıbı neden bu kadar önemsiyorsun?
İçinde en ufak bir intikam isteği var ise eğer, kendine sorman lazım. Seni bu denli yerle bir edecek aşağılıktaki karakterlere seni hala daha üzecek gücü neden veriyorsun? İki seçenek var. Ya karşındakini yanlış tanıdığını fark ediyorsun ve aslında onun sandığın kişi olmayışına tepki gösteriyorsun. Ya da kendine güvensizsin ve birileri seni bu türlü yıktığında kendi varlığınla şüpheye düşüyorsun. Baktığında iki seçenekte de konu sensin. Doğrusu konu hiç bir zaman karşındaki olmaz...Seni yıkan çoğu zaman başkası olamaz. İnsan en çok kendi kendini yıkar. Sen karşındakini çok sevdiğin için bu hale gelmiyorsun. Seni bu hale getiren kendinsin... İlk seçenek; yani karşındakini yanlış tanıdığını fark ettiğin an. Bil ki bu seçenek seni karşındakinin farklı biri çıkmasından dolayı üzmedi. Bu seçenek seni karşındakinin böyle biri olduğunu nasıl fark edemediğinden üzdü.
İntikam en çok alınan tarafı değil; alanı hırpalar. Sen karşındakinden intikam alırken, aslında kendi anlayamamışlığının altında onu değil kendini hırpalıyorsun. Çünkü insansın, ve cezalandırılma eğilimi senin tek vicdan muhaseben. İkinci seçenekse kendine olan güvensizliğin. Karşındaki insan zaten çokta sevmediğin biri varsayalım. Sözleri seni şaşırtmadı, çünkü o zaten böyle biri değil mi ? Ama öyle sözler söyledi ki, gururun paspasın altında. Peki neden bu hale geldin ? İntikam alma isteğin nedendir diye düşünmek lazım.
Cevap çok net...Her insan var olmak, görünmek ister. Kendine güvenen karakterler ne yaşarsa ; ne yaşatılırsa yaşatılsın varlığının farkındadır ve evet elbette kırılır fakat intikama meyletmez. Bazılarımız daha az güvenir kendine. Bir çok sebebi olabilir bu alt yapının ve bir şekilde bu haldedir. Bu insanlar böyle aşağılanma ve duygusal hırpalanmalar yaşadığında ruhu sessizce içinden şöyle der '' Ben yok muyum? Görünmez miyim? Görmüyor musunuz beni, Ben kırılıyorum..'' İç dünyasında bunu yaşayan insan intikama meyleder.. İntikam bu insanın ben varım! deme şeklidir.
Her intikam içinde umut barındırır. Biri gelir sizin kalbinizi kırar, intikam aldığınızda ise siz o kırıkların üstünde çıplak ayak yürüyorsunuz demektir... Affetmek gerekir, affetmek koşup sarılmakta değildir. Affetmek karşındakinin ayıbını kabul etmek, ve bir daha onun varlığını görmeyebilmektir. Her intikam içinde umut barındırır...Sizi duygusal şekilde hırpalayabilen kimseye bir saniye bile umut beslememek gerekir. Sizi üzebilen insanlara en büyük cevap ise görünmezlik pelerinini onun sırtına takabiliyor olmanızdır.
תגובות