top of page

Adalet Nehri



Adalet Nehri, Şehval Görmez

Nisan 2024


Merak etti insanoğlu, dünyanın yaratıldığı andan itibaren varolan adaletini kendi elleri ile bozduktan hemen sonra, burada gerçek bir adalet var mı diye. Ve insanın dünyadaki çokluğu her geçen gün arttıkça, çoğaldıkça, bu öyle bir çokluk ki; kendini dünyanın sahibi sandıkça, hiçbir adaletsizlik yaşamamış yenidoğanları dahi dünyaya gözünü açar açmaz adalet arayışı duygusu ile dünyada yaşamaya başladıkça... Merak etti insanoğlu, bu dünyada adalet var mı diye...


Henüz hiçbir adaletsizlik yaşamamış bir yenidoğanın dahi büyüyüp yetişkin olmaya başlarken kanında gezen adaletsizlik duygusuydu belki de yaşanmışlığın nesilden nesile bir biçimde kan yoluyla, daha iyi bir tabirle gen yoluyla aktarılabiliyor oluşunun kanıtı... Annesinin, babasının, atasının uğradığı haksızlıkla dünyaya gözünü açmıştı elbet bazı insanlar.


Bazı insanların kanında en çok haksızlığa karşı ters akan bir hak arama iç güdüsü yatardı en nihayetinde.

Bazıları aktarımında ötesinde, zaten şahit oluyordu halen en sevdiklerinin elinden alınan özgürlüğe her gün. Her gün... Bilir misiniz bu duyguyu? Ben gözlerimle gördüm... Babası haksız yere içeri tıkılmış, ömründen bir on sene alınmış, halen özgürlüğüne kavuşturulmamış bir babanın oğlu nasıl yaşar, ben gözlerimle gördüm... O genç adamın kanında haksızlığa karşı ters akan hak arama duygusunun kokusunu ben kokladım... Hiç bilir misiniz yaşama hakkı elinden alınmış bir kadın neslinin tek okuyanı olmayı? Ben gördüm... Büyük annesi canlı canlı gömülmüş, ananesi on üç yaşında gelin edilmiş, annesi yine atalarına nazaran daha iyi yetişmiş ama özgür olmak içinden gelmeyecek kadar kokusu üzerine sindirilmiş bir annenin kızı olmuş bir genç kadını ben gördüm... O genç kadının kanında haksızlığa karşı ters akan hak arama duygusunun kokusunu ben kokladım... Peki ya bilir misiniz milliyetçi topraklarda azınlık olarak yaşamak zorunda kalmış, ataları kurban edilmiş, köklerini yaşadığı ülkede sesli söylemeye çekinen bir neslin torunu olmayı? Vatanı yüzünden, doğduğu yer yüzünden, atasının doğru bildiği din yüzünden sevdiğine verilmeyen, aşağılanan, hor görülen bir babanın evladı olmayı? Ben onu da gördüm, kendinden utanması gerektiği öğretilen bir adamın oğlu olmuş genç bir adamın içindeki adalet duygusunu, kanında haksızlığa karşı ters akan hak arama duygusunun kokusunu ben kokladım. Ve onlara baktıkça anladım; dünya, yaşam, evren, kainat -artık siz ona her ne demek istersiniz- bu insanların haksızlığa karşı ters akan hak arama duygusu ile aynı yöne paralel nehirlerden meydana gelmiş. Yaşam özünde, zaten adaletin kendisiymiş. Kusursuzluğun var olabildiği tek yer, yani insan elinin ulaşamadığı, dokunulmaz topraklar ve doğa gösterir bize; sorun bizim elimizin değdiği yerlerde. Bizler bozarız akışı -yani o adalet nehrini- bizler ters düz ederiz dengeyi, bizler yarattık dengesizliği. Hak arayan ter bir canlı gösterin bana şimdi aciz insanoğlu dışında. Yaşam ile derdi olan, direnen, haksızlığa göğüs geren tek bir canlı gösterin... İçinizden söylediğinizi duyar gibiyim... ''Ama onların dili yok ki...''


Bu cümle de bana insanoğlunun aciziyetini gösterir sadece.

Yalnızca kendiyle aynı dilde olanların konuştuğunu sanan bencil, kibirli, aciz insanoğlu... Ah insanoğlu ah!


Bizim dışımızda nefes alan her canlı, yer ve gökte dahil, elbet ses çıkarır her şeye... Bir dili vardır, anlatır, konuşur elbette. Bu topraklar neden kayar, yer yerinden neden oynar sanarsınız? O halde dünya nefes alıp verdiğinde neden korkarsınız? Afet psikoloğu bir profesörün dersinde, katasforik felaket olarak adlandırdığımız 6 Şubat depremi hakkında konuşurken hepimizin içinden geçen ''dünyanın suçu değildi, insanın suçuydu'' cümlesine tek bir cümle ile yanıt vermişti saygıdeğer hocam, ''yer küre sadece daha derin bir nefes almıştı...''


İşte en çok orada noktayı koymuştum adalete. Şimdi daha iyi anlar oldum, çevremde kanı adalet nehrine paralel akan o eşsiz insanları... Onların o hak arama duygusunu, onların adalete olan baş kaldırışını... Onların kibir sanılan haklı öfkesinin aslında dünyayla aynı dili konuşuyor olduğunu daha iyi anladım... Kibir değil o insanların ki, öfke değil, onlar sadece daha derin bir nefes alıyorlardı.





2 commentaires


İnsan var oldukça atılan her adım adaletsizliğe daha da gömülecek.

J'aime

Ah Şehval'im yine çok güzel çok anlamlı bir yazı olmuş ellerine sağlık. Bayramda yaşadığın şey için tekrar çok geçmiş olsun.🩷😘

J'aime
bottom of page