top of page

Cesaret Korkanlarındır


Cesaret, hareketin ne olduğuyla değil, ne zaman yapılıyor olduğuyla alakalıdır.

Mesele ne gitmektir, ne de kalmak.

Mesele o an senin için zor ne ise, onu yapabiliyor olmaktır.


Kim hangisinin daha zor olduğuna kalıbını basabilir?

Nihayetinde bazen gitmektir zor olan, bazense kalmak.

Bazı insanlar için gitmek mesele değildir mesela. Onların zaten en iyi yapabildiği şeydir gitmek.



Onlar zaten çoğu şeye vazgeçebilme cesareti gösterebildikleri için kendilerince ‘’güçlüdürler’’. Terk edebilme eğilimleri yüksektir ve istemediği yerde durmaz o insanlar.


Yeri geldiğinde gitmesi gerektiğini bir kez olsun hissetmişse o insan; ne hissediyor, ne kadar seviyor, o durumdan ne kazanıyor olursa olsun, doğru zamanı kollar ve gider.

Ama onlar için de kalmak zordur

Gitmeleri gerektiklerini gördükleri halde, sevgileri ağır bastığı için kalabilmek, onlar için zor bir meseledir. Kalmaları gerekse bile; canı pahasına seviyor olsa bile, yapısı gereği gitmesi gerektiğini kafasına yerleştiren bu insanlar, o yerde yuva kuramazlar. Bazen hayatlarının aşkına kapıyı gösterirken kendi ile savaşlar verir, bazen terk etmek istemeyeceği bir işi geleceğini ön görerek tek kalemde silebilir, bazen muazzam bir vicdan azabı çekerek ailelerini karşılarına alabilirler. Bu insanlar, uğruna savaşacak bir şey ortaya koymakta zorlanırlar. Çünkü onlar için savaşa değecek şeyler, hakikaten savaşmaya değmelidir. Uzun vadeli ilişkiler bu insanlar için kolay değildir, çünkü onlar artılar ve eksileri bir tartıya koyduklarında artı eksiyi geçsin geçmesin, eksinin artıya yakın olduğunu gördükleri vakit bile gidebilirler. Onlar için göstermeleri gereken cesaret gitmek değil, kendilerine rağmen kalmaktır. Çünkü insan bazen değecek bir şeyler bulduğunda, kalmasını da bilmelidir. Bazen küçük bir umuda da tutunabilmelidir.


Demem o ki, bazen kalmak da zordur.

Bazıları içinse kalmak mesele değildir, gitmek meseledir.

Bu insanlar ağaç gibidirler, uygun zemini bulunca köklenirler, sevince yeşerirler, oldukları yeri bir kez olsun sevmişlerse, her mevsime göğüs germesini de bilirler. Onlar artıları ve eksileri bir kefeye koyduklarında artı az biraz farkla bile öndeyse, topraklarını terk etmezler. Bazen eksiler öndeyse bile terk etmedikleri olur, hal böyle olunca bu insanlar da kendilerini ''güçlü'' olarak nitelendirirler. Çünkü sonuçta onlar, birçok şeye göğüs germişlerdir. Fakat bir yandan da tattıkları tek bir duygunun etrafına bir hayat kurmuş, belki otuz sene boyunca aynı işte çalışmayı başaran bir hayat sürmüş, yaşadığı her şeyin esiri olmuş, sevdiği şeyler zamanla sevmeyeceği bir hal almış olsa dahi köklerinden vazgeçmemiştirler. Öyle ya da böyle, bu hikayeler de takdir edilmelidirler.


Burada önemli olan husus ise kimin takdir göreceğine karar vermek, kimin cesur olduğunu netleştirmek değildir. Bilinmesi gereken şey, başka birinin hayatını baza alarak kendinizi nitelendiremeyeceğinizi fark etmektir. Herkesin zoru farklıdır, önemli olan kendi zorunuzu seçmektir. Dahası, bu seçimden yakınmamaktır. Çünkü cesaret korkanlarındır. Siz neyden korkuyorsanız, cesaret gösterebileceğiniz şey odur.


Kendi mücadelenizi seçin.

Eğer herkese kapıyı gösteriyorsanız, bu sizin kalmakla alakalı bir sorununuz olduğuna işarettir. Yeri geldiğinde zora eğilin.


Değecek biri veya bir şey için kalmayı da deneyimleyin.

Eğer siz mutlu olmadığınızı hissettiğiniz halde uzun vakitler boyunca ne bir yerden ne de birinden gidemiyorsanız, bu da sizin gitmekle ilgili bir sorununuz olduğuna işarettir. Yeri geldiğinde gitmesini de bilmelisiniz.


Çünkü kimse, mutsuz olduğu yere kök salacak kadar değersiz bir hayat yaşıyor olamaz.




Comments


bottom of page