top of page

DİĞER SEN




Bir başkasının alelade kurduğu bir cümle senin için uyarıcı olabilir, duyarsın, sanki hiç kimsenin dokunmadığı bir yere dokunur o cümle. Ne olduğunu bile idrak edemeden patlarsın.İşte o tarafın,

''Diğer Sen''.


Bir gün yitip gideceğinden emin olduğun halde tüm gücünle sarıldığın her şey, seni sen yapan şeydir.


Neyi tuttuysan en çok, neyi bırakmak istemediysen...


Tamamen senin olmayacağını bilme koşuluna rağmen, neyi tüm çabanla sevdiysen, sen o'sun.

Arıyorsan eğer neye benzediğini , bak ona.

Çünkü en çok ona benziyorsun.


Sana ait olanlar değildir sana benzeyen. Hiç bir zaman öyle olmadı.

Sahip olmadıkların sensin.

Fark ettiysen olamadıkların demiyorum, ''OLMADIKLARIN'' diyorum.

Evet dediklerin değil, hayır dediklerin seni sen yapar.


Sahip oldukların da ,özellikle de mücadele etmeden sahip oldukların da sana ait elbette. Ama o senin kolay tarafındı, o senin herkesin gördüğü, herkesin tanıdığı tarafındı.


Ya karanlığın?

Ya hiç kimseye açmadığın sen ?

Belki sen bile tanışmadın henüz o tarafın ile.

Korktun.

Çünkü bilmiyorsun. O tarafından ne çıkacak, ne çıkabilecek sen de bilmiyorsun.

Ya diğer tarafın şu an inandığın her şeyi yok edecek kadar güçlüyse?

Ya kabullenmeye korkarsan o tarafını?

Ya sevmezsen?


Ama bilmek zorundasın. Kendinle tanışmak zorundasın. Eğer bugün, sen çıkarmazsan kendi diğer taraflarını, bir gün hiç de tahmin etmediğin bir şey içinde patlama yaşatabilir. Hiç olmaması gereken bir noktada diğer yüzünle karşı karşıya kalabilirsin. Birini sırf bu yüzden üzebilirsin. Hatta birini boşver, bencil ol, kendini üzebilirsin. Kendini affedemeyebilirsin. İyileşmeyecek yaralar açabilirsin. Bahsettiğim an şuna benzer, bir gün bir şey yaparsın ve şu cümleyi kurarsın ya hani ''Bu ben miyim?'' . Diğer tarafınla karşı karşıya gelmek bunun türevleridir. Bir başkasının alelade kurduğu bir cümle senin için uyarıcı olabilir, duyarsın, sanki hiç kimsenin dokunmadığı bir yere dokunur o cümle. Ne olduğunu bile idrak edemeden patlarsın. İşte o tarafın, ''Diğer Sen''.


Bu anların altından kalkabilmek, bu anlarda diğer tarafını kabul edebilmek ve belki de o tarafını törpülemek için her yanını tanıman bilmen gerekir. O tarafından hiç de korkma. Çünkü asıl o sensin. Seni sen yapan her şey orada. Kucakla kendini. Nefret ettiklerini, en kötü özelliklerini , katlanamadığın ne varsa kucakla onu. Bazı şeyleri sevmeyebilirsin ve bazen çekilmeyecek birine dönüşebilirsin. Ama bu sensin. Hiç kimseye benzemek zorunda değilsin. Çünkü bu sensin. Bazen ağır konuşuyor olabilirsin, bazen kırıp döküyor olabilirsin. Ama bu sensin. Sen kendini seversen, diğer taraflarını bir başkasının çıkarmasını beklemeden kabul edersen; içinde kötüye dair ne varsa kendi kendini törpüler zaten. Çünkü sevgi bulaşıcıdır. Sen yeter ki dokun oraya.


Herkesin gördüğü tarafın var ya hani. Fark etmeden o kadar çok şeyden etkileniyor ki. Hiç bilmeden öyle şeylerin etkisi altında kalıyor ki; bilincin kendi kendini hep koşulluyor. Bir şeyler öğreniyor, fikir üretiyor, hayata geçiriyor. Üstüne bir de arzu ve isteklerini ekliyor. Üste hep bir şeyler biniyor. Ama diğer tarafın öyle değil. O çok daha derinde, hiç bir zaman dokunulmadı ona. O senin yaşadığın her şeyi seninle yaşadı, ama hiç bir zaman varlığını hissetmedin. Ve hiç bir zaman yok saymadın onu. O doğduğundan beri seninle, her şeyi seninle yaşadı, hiç bir şeye elini sürmedi; sadece hafızasında tuttu. Her şeyi. İlkokul öğretmeninin sıranıza yaklaşıp yanındaki arkadaşına verdiği öğütü hatırlıyor o tarafın. Beş yaşında neye ağladığını hatırlıyor o tarafın. Ondan bu kadar hırçın. Ondan bu kadar derin. Kabullen onu.


Çünkü inkar etmek istesen de, sen zihninin karanlık tarafısın.

Comments


bottom of page