top of page

Sadece Aşk Yeter Mi?


Sadece Aşk Yeter Mi?

Tarih boyunca insanlık sadece aşkın yeterli olup olmayacağını sorguladı. Aşıklar hep yeter dedi, onların ortak yanı ise hepsinin birer derbeder oluşuydu. Aşkın dibini sıyırıp oradan sağ ya da gazi ayrılanlar ise sadece aşk yetmez dedi, onların ortak yanı ise cüretkar olmasaydı. Çünkü insanın aşık olduğu savaş alanını terk etmesi bir cüret gerektirirdi, o savaşın sebebi kendisi olsa bile... Ve çünkü evet, aşk bir savaş alanıydı. Burada dikkat edilmesi gereken kısım ise aşka bir savaş demiyor oluşumdur, çünkü onun bir savaş alanı olduğunu söylemiştim... Orası savaşmaya müsaittir, ama savaşmak sizin elinizdedir. Aşkın tarifi biraz da budur... Ama o alan muhakkak bir savaş görür... Bazen iki kişi, bazen ise tek kişilik bir savaş...


Peki neden tüm aşıklar o savaş alanını terk edemez? Neden bazılarımız halen yangın yerinde artık tek bir ateş parçası dahi yokken yanabiliyor? Bu insanlar yandıklarını idda edebiliyorlar ise, artık onları yakan nedir? İnsanı ne yakabilir?


Bir de benden dinleyin.


Aşk ne olursa olsun, her ihtimali içinde barındıran bir insanlayken, ona güvenmeye razı olmaktır... Onun seni ne kadar sevdiğini sadece kendi ön görüne bıraktığın kadarıyla, onu sevmeye razı olmaktır... Ondan gelen her şeye razı olma halidir. Onun gizli saklısına göz dikmemektir... Çünkü aşık olan her insan mahvolduktan sonra anlar ki, her şeyi bilmeye çalışmak, gözle görünen bir tanrıya inanıyor olmak kadar değersizdir. Çünkü tanrıyı değerli kılan şey de, onun o asla emin olamayacağın bilinmezliğine rağmen ona koşulsuz şartsız sevgi duyuyor oluşundur.


Aşkı var eden şey ile, dini var eden şey aynı atadan gelir. Razı olmaktan...

Tam anlamıyla göremediğin halde, tahmin edebildiğin kadarıyla razı olmaktan... Tanrıyı bu rıza memnun eder, tıpkı aşığı memnun ettiği gibi. Fakat çoğu aşık; aşkın kaynağı olan, atası olan, onu var eden bu rıza duygusundan ayrılmayı seçer. Daha fazlasını görmek ister, daha fazlasını bilmek ister, sınırlarda dolaşmak ister. Halbuki aşkı da bu bitirir ya zaten... Aşk kanıt istemez, aşk bir sebep istemez, aşk siz onun dışında hiçbir şeye tutunun istemez. Sırf kendi iç rahatlığınız için sevdiğiniz insanı gizli gizli takip etmek aşka dahil değildir. Çünkü az önce dediğim gibi, aşk onun dışında bir şeylere tutunmanıza müsade etmez. Aşk bir razı olma halidir, aşk aklınızın tüm varolan düzenine karşı çıkan üst düzey bir bozukluk gibidir. Ona direnmek sizi daha iyi bir aşığa değil, dipsiz bir kör kuyuya sürükler. Eğer artık karşınızda duran insana razı olamıyorsanız, orada aşk bitmiş demektir.


O halde sizi, bitmiş bir aşkın bitmemesi için tutunduğunuz kalıntıları yakar. İşte insanı yakan budur. Halbuki bitmişse bitmiştir. Neden uzatır insan? Bir şeyleri bitirmeye neden bu kadar direnir insan? Halbuki yol biter mi? Yolsuz kalabilir mi bir insan? Kalamaz. Olsa olsa yolları karıştırır, olsa olsa yolu uzatır ama hiçkimse yolsuz kalmaz. Kalamaz. O halde neyden çekinir insan? Soruyorum size, bittiğini hissetmemiş miydiniz? Adınız gibi biliyordunuz... Şu an iç onayınızdan geçtiğimi öyle iyi biliyorum ki... Çünkü şu bir gerçektir ki, bir hikaye bittiğinde, bunu hissetmemek imkansızdır. İnsanı hikayenin bitmesi de yakar elbet ama, bittiği halde o hikayenin bitmediğine inanmak o insanı düpedüz kavurmaktır. İşte kendini orada kaybeder insan. Yolun bir sonu olduğunu, yolsuz kaldığını orada sanar insan. Savaşı tam da orada başlatır insan...


Halbuki aşk sadece bir savaş alanıdır, ama gardını kendi rızasıyla alır insan. İşte biten aşkı devam ettirmeye çalışmak budur. Mağlup olacağını bildiğin bir savaşa, zaferi kazanacakmışcasına iyi hazırlanmaktır. Tekrar etmek gerekir, bitmişse bitmiştir. Nokta.

O savaş alanında savaş başladıysa, o savaşta her halükarda mağlup olacaksınız demektir. Çünkü aşk savaşının kazanananı yoktur.


İnsanı bir başkası yakmaz; insanı aşk da yakmaz, insan kendi kendini yakar. Hiç ateş parçası olmayan bir yerde körü körüne de yanabilir insan ki bilirsiniz, biten aşk budur.

O halde artık, sadece aşk yetmez diyebiliriz... Çünkü yetmez. Çoğu insan aşkın yettiğini söylerken aslında aşık değildir. Gariptir, körü körüne aşık olduğunu idda eden insanların birçoğu aşık olduğunu söylediği insandan razı değildir. Onun onu ne kadar sevdiğine takılır, onun hayatını didik didik eder ve yanlış bir şeyler yapıp yapmadığından tamamen emin olmayı dener. Halbuki bunlar aşkın tamamen bittiği noktalardır. O halde aslında aşkın tek başına yettiğini düşünen çoğu insan için aşk yetmediğinden zaten hali hazırda başka şeylere başvurmuş olmalarından da bahsedebiliriz.


Bu söylemlerim aşkı küçültmez, aksine aşkı büyütür. Sadece aşk özelinde değil, herhangi bir duygunun tek başına bir şeylere yetemeyeceğini de savunabilirim. Bir şeylerin yetebilmesi için arzu ettiğiniz her şeyden az da olsa biraz olması gerekir. Tek bir şeye bağlı kalmak ve onun bir ömür yetebileceğine inanmak bir yanılgının ötesine geçemez. Bu ve bunun gibi tek bir şeyin yeterliliğine bağlı olan insanlar, o şey bittiği halde onu kaybetmekten korktukları için bitmiş bir şeyin kalıntılarında kendilerini yakanlardır. O halde size biraz önce söylediğim o muazzam şeyi tekrar söyleyeceğim.


Hiçbir insan yolsuz kalmaz. Her zaman bir yol vardır.


Comments


bottom of page