top of page

FANUS

Tek farkımız, bazılarımızın fanusu daha büyük, bazılarınınki daha küçük. Hatta bazılarınınki o kadar büyük ki, bir fanusun içinde olduğunu hayatında hiç fark etmemiş.



Ve bazılarınınki o kadar küçük ki, ne zaman sınırlarını zorlasa cama çarpıyor.
Risk alamıyor, çünkü biliyor, ne zaman risk alsa çarptığı bir cam var önünde.

''Bazı fanusların camı aşınmış, kimisinde tek bir darbe izi yok.''

Hayatlarımız bu geniş alan ve yaşama şeklimiz fanuslar. Hepimizin bir fanusu var, bir yaşama şekli ,kendine has kuralları ve sınırları. Fanusun tam ortası , konfor alanı dediğimiz bölge. Sizi rahatsız eden etkenler yok, sınırlarınıza uzak, yani fanusun cam bölgesine en uzak yer. Tehlike yok. En önemlisi de darbe yok, bu yüzden adı konfor alanı. Konfor alanı, başarıya en uzak yer.


Çünkü başarı ; risktir.

Fanusun cama yakın bölgelerini ise doğduğumuz aile belirliyor. Aile kaderindir.


Nasıl bir aileden geldiğimiz, yaşama şeklimizin yani fanusumuzun ana karakterleridir. Size sunulan hayatlarınız, doğduğunuz andan itibaren fanusunuzu inşa etmeye başlıyor. Sınırlarımız bir bir çiziliyor.


Ve bir gün, er ya da geç ;


hepimiz o cama çarpıyoruz.

Burada kilit nokta ise, içinde bulunduğunuz hayat ya da konum her ne olursa olsun buna pozitif ve yaptırımcı yaklaşmak.

Maddi ve manevi anlamda size her şeyin sunulduğu bir aileden geldiğinizi ele alırsak; bu iyi. Çünkü hayatınızın çoğunluğunda risk almanıza gerek kalmadı. Çünkü siz fanusunuzun camını hissedene kadar, belki yarı bir ömür geçecek. İşin kötü tarafıysa; eğer size sunulanın ötesini hiç merak etmediyseniz, bu bir ömrü konfor alanında geçirmiş olmak demek. O cama çarpmayacak değilsiniz, çarpacaksınız. Ama herkesten daha geç.


Ve cama çarpmak, gençken daha iyidir. Çünkü gençken darbeler daha çabuk iyileşir.

Şimdi ise en kötüyü düşünelim, maddi ve manevi anlamda size bir şeylerin ''sunulamadığı'' bir aileye doğdunuz. İlerlemek istediniz, başarmak, risk almak. Ve ne zaman deneseniz, evet orada bir cam var. Fakat bu iyi, çünkü siz bir ilerisi olduğunu, dünyanın bu fanusun ötesinde olduğunu, bir şeyleri aşmanız gerektiğini görebiliyorsunuz. Çarpıyorsunuz o cama. Ve evet, darbe alıyorsunuz. Ama konfor alanından çoktan çıktınız. Ve bu kötü değil, tek fark, o darbeyi herkesten daha önce almış olmanız.. Bu iyi. Çünkü dünyanın en konforlu hayatı da olsa, ya da sürünüyor da olsan, '' herkes'' o darbeyi alır. Sizde aldınız. Ama herkesten daha erken.


Ve şükret, '' Çünkü gençken darbeler daha çabuk iyileşir ''.

Ve fanuslarımızın boyutu hep birbirinden farklı da olsa, ortak noktalarımız hep aynı yerde. Hepimizin hayatı seçimlerden ibaret. Büyük fanustaki de risk almayabilir, küçük fanustaki de. Ama bu bir kaç darbe almama uğruna, bir ömür camın ötesini görmemek demektir.

Camın ötesinde yeni bir boyut yok. Ya da yeni bir dünya. Camın ötesinde sen varsın. Senin, en iyi versiyonun. Camın ötesinde geri kalanın var. Gerçekten yapabileceklerin. En iyi versiyonun olduğunda aslında yaşayabileceğin hayat ve kapasiten. Camın ötesi sensin. Çünkü hayat zaten sensin. Eğer bu yazıyı okuyorsan ve halen konfor alanındaysan, sana denk gelmiş bu yazının hatırına o cama ilerle. Büyük fanustaysan daha hızlı kulaç at çünkü yolun uzun. Ama cama yakınsan eğer, derin bir nefes al ve son bir kez dal o denize. Çünkü sen fanusta doğdun. Ve sonra, sıra sende. Hazır ol, ilk darbeni alacaksın. Ve ilk darbende beni hatırla. Bırak aşınsın o cam, çünkü ilerliyorsun. O yol kapalıysa üzülme. Bir yol kapalıysa, başka bir yol olduğunu görebilmen içindir. İzle ver gör yapabileceklerini.

Comments


bottom of page