top of page

YAŞAMIN SIRRI


Kader bir yoldur, seçimler ise yolculuk.


Bu geceyi sonsuzluğun başlangıcı olarak hatırla. Bilmelisin ki şimdi sana, tam anlamıyla yaşamanın ne olduğunu öğreteceğim. Hem de bunu sana öyle bir öğreteceğim ki, acı çekebildiğin her güne bile teşekkür edeceksin. Yanlış okumuyorsun, evet acının kıymetini bileceksin. Zihninden geçenleri az da olsa tahmin edebiliyorum. Muhtemelen acının ne olduğunu bilmediğimden şüphe duymaya başlıyorsun. Fakat şüphelerin gereksiz, çünkü acının tanımını en az senin kadar iyi biliyorum. Bu yüzden tekrar ediyorum. Acı çekmek iyidir. Canlı olduğunun belirtisidir. Sende bilirsin, acı çekmeyenlere, kısaca ''ölü'' denilir. Sınandığın şeyleri küçümsediğimden değil, kim bilir ne sınavlar veriyorsun... Fakat bugün derdin neyle sınandığın değil, geri kalanla nasıl başa çıkacağın olmalı.

Bana kendini anlatma ihtiyacından uzaklaş; ''Ne yaşadığımı bilmiyor ki...'' diye aklında beliren fikirlerinden kurtul, hiçbir şey ispatlamak zorunda değilsin, sana yemin ederim ki, tamamen eşitiz. Kendini ifade etme çaban tamamen yanlış. Sen sanıyorsun ki, kendini var edebilmen için, kendini ifade etmen gerekir. Doğrusu bu değil, yaşadıklarını bilmeden de senin varlığını kabul ediyorum. Tıpkı benim gibi olan diğer insanlar da, varlığının zaten farkında. Ve varlığını asla kabul etmeyen o -diğerleri- zaten sen kendini tüm yaşadıklarını anlatıp, ispatlasan da, senin varlığını kabul etmeyeceklerdir. Çünkü onlar için varlık sadece bir ifadeden ibarettir. Bu ifade onların dilinde hep değişir; eğer o insanların dillerinde kendini ifade etmiyorsan da, her şeyi anlattığın halde onların gözünde yoksundur. Birinin dilinden şans eseri konuşursun ve onun gözünde var olursun diyelim. Fakat sonra başka biri çıkar ve onun dilinde yok olursan, kendi gözünde de yok olursun. Çünkü senin için var olmak, başkaları tarafından anlamlandırılmak değil midir? Eğer senin için var olmak buysa, varlığın tehlikede demektir. Hele bir de yanlış insanlarlaysan, sen düpedüz yoksun demektir. Hayatın böyle insanlarla çevriliyse de, baktığın taraf yanlış olduğu için, kendini yok sayıyorsundur. Halbuki benim gibi insanlar da var. Seni her şeyinle kabul eden, kendini ifade etmek zorunda dahi kalmadığın, çünkü aldığın bir nefesle, attığın bir bakışla, tekrar ettiğin bir davranılışınla dahi, anlaşıldığın insanlar da vardır. İşte anlaşılmak böyledir. Anlamak isteyen insan fısıltından anlar, anlamak istemeyene çığlıklarını dahi duyuramazsın. Şimdi ses tonunu kontrol et, eğer bağırdığın halde duyulmuyorsan, yanlış insanlarlasın.

Birilerinin seni duyabilmesi için anlatman gerekmez, gereken şey onların seni duymak istemesidir.

İstiyorsun ki, şu an bulunduğun halin sebebini herkes anlasın ve anlamlandırsın. İstiyorsun ki anlasınlar; şu an böylesin çünkü, kimseni yaşamadığı en çok şeyi sen yaşadın.Kalanların amalarından sonrası ile ilgilenmelerini talep ediyorsun. Kendini herkesten biraz daha kenara koyup, anlaşılmayı bekliyorsun... Peki hiç düşündün mü, belki de sen kendini yaşadıkların yüzünden bu kadar başkalaştırdığın için, başkalaşıyorsun...

Hiç aklına gelmiyor mu kendini ötekileştirdiğin için ötekileşiyor olduğun?

Senin için mühim olanın insanların senden ne anladıklarından ziyade senin kendine yüklediğin anlamlar olduğunu ne zaman göreceksin? Soruyorum sadece... Daha ne kadar bekleyeceksin? Ne çok seviyorsun beklemeyi. Yeter ki şu an durabil değil mi? Sanıyorsun ki geleceğe olan tutkun yüzünden ait olduğun sen, gelecekte bir şekilde yolunu bulacak ve var olacak. Sanıyorsun ki şu an istediğin o büyük istekler yaşın ilerledikçe durulacak ya da azalacak. Olmayacak. Aksine, yaşın büyüdükçe isteklerin daha da artacak ve olmadıklarını gördükçe geleceğe olan güvenin azalacak. Belki aynen bu hayatın ile devam edeceksin ve birden otuz beşine varacaksın. Halbuki öyle hayal etmemiş olacaksın. Halbuki dünyayı sen kurtaracaktın... Değil mi? Ne bileyim işte, en azından aşık olacaktın... Melankolin, anlaşılma isteğin ve geleceğe olan aşkın belki de hayatına kocaman bir set olacak. Olamaz mı? Bunlar imkansız olan ihtimaller değil, çünkü sen tam olarakta bunu yaptın. Hep başkalarına odakladın. Senin için fırsatlar yoktu. Sen fırsatları hep başkaları yaratır sandın. Senin için anlam yoktu, sen hem başkaları tarafından anlamlandırılandın. Senin için seçimler yoktu, sen ihtimalleri kadere bıraktın. Senin için şu an da yoktu, sen geleceğe aşıktın. Nasıl da bırakıyorsun kendini... Hiç anlamıyorum. Neye güveniyorsun? Ya şu andan daha iyisi yoksa mesela? Ya her şey, bugün olduğu gibi ölene kadar sürüp gidecekse... Korkmuyor musun? Soruyorum sana, aklına bu ihtimal hiç mi gelmiyor... Geliyor olmalı. Bir yerlerde yanlış mı yapıyorum hissine kapılıyor olmalısın... Hayatının hep böyle devam etmesi de mümkün. Her zamanın şu an gibi olması da mümkün. Neden olmasın? Şu anı yaratan da sen değil misin? Belli ki elinden gelen bu. Bak etrafına, bunlar da öyle ya da böyle senin eserin. Bugünü nasıl bu hale getirdiysen, yarını da böyle inşa etme eğilimin var belli ki. Uyan. Bu seçimleri sen yaptın. Eğer seçimlerini kontrol altına sokmazsan, aynı seçimleri yine yapacaksın. Ne demek istediğim gayet tabii anlıyorsun. Bu cümlelerin aynısını kendi kendine de kurabilirdin. Olmayanı oldurtmuyorum. Bilinmeyeni bildirmiyorum. Gökyüzünden de indirilmediğime göre, söylediğim her şeyi kendi kendine de söyleyebilirdin. Neden söylemedin, çünkü işine gelmedi.

Kader bir yoldur, seçimler ise yolculuk.

Ne yöne gittiğine daha iyi bak. Gittiğin taraf, senin eğilimindir. Belli ki o taraflarda bir şey var. Eğer şu andan memnun değilsen, sen yanlış taraftasın demektir. O halde biraz ağır konuşalım, geleceğin pekte parlak olamayacak gibi. Çünkü yarın bugündür, gelecek şu andır. Gelecek hakikatte şu anda saklanır. Varlığından şüphe mi duyuyorsun? O zaman bil ki sen başkaları tarafından anlamlandırılıyorsun. Aç gözlerini, anlamın ta kendisi sensin. Kendine kendine yüklediğin anlamların esirisin. Geleceği yaratan sensin. Umudu var eden sensin. Varlığını şahlandıran sensin. Seçimleri yapan sensin. Bugün karşına çıkan fırsatları değerlendirmiyorsan, yarın da değerlendirmezsin. Çünkü sen ona eğilimlisin. Geleceğinin değişmesini ve daha iyi olmasını istiyorsan, buna bugünden başlaman gerektiğini sana söylemeli miyim? Belli ki söylemeliyim. O halde dinle.

Bakış açını tamamen değiştirmelisin. Gitmen gereken yön orası değil. Kendine yeni baştan anlamlar yarat. Hayatını kendini ifade etmek zorunda kaldığın insanlarla çevreleme. Anlattım sana, seni bir bakışından anlayan insanlar bul. Onları bulamıyorsan da, en azından seni anlamak isteyenleri bul. Fırsatları başkalarından bekleme. Onları kendin yaratırsın. Ömrüne fazla anlamlar yükleme. Ömür bu, gözün kapanır, açılır, büyürsün. Geleceğe fazla odaklanma, unutma sen orada değilsin. Değiş. Hem de çok sık değiş. İnsanlar sana sen çok değiştin diyorsa, doğru yerdesin demektir. Değiş, hem de her fırsat bulduğunda değiş. Şu andan memnun değilsen, şu anı yok et. Çünkü geleceğin de muhtemelen şu ana benzeyecek demektir. Hayal kur ama bunu sadece imgeleyerek yapma. Hayalleri fırsatlar gerçekleştirir. Fırsatları takip et. Risk al. Risk al çünkü zaten şu andan memnun değilsin. Aşık ol. İlle de en harika insana aşık olayım diye tutturma, sevmekte bir tür egzersizdir, gelişirsin. Neyi uzatman, neyi kısaltman gerektiğine biraz daha kafa yor. Mesela acıyı fazla uzatma. Çünkü acı bir tür boşaltımdır. Eğer sen boşaltımı biraz fazla kılarsan, içinden yanlış şeylerde çıkartılır. Neye lanet okuyacağına da daha fazla kafa yor. Mesela acıya lanet okuma. Çünkü acı çekmezsen iyileşmezsin. Acı iyileşmen içindir. Sinirleneceğin ve kaçmak isteyeceğin şey kesinlikle acı değil. Sana bu acıyı çektiren. Acı bir sonuçtur. Acı bir dışa vurumdur. Acı bir boşaltımdır. Kötü bir şey olur, sen de acı çekersin. Lanet okuman gereken şey o kötü şeydir, çektiğin acı değil. Acı, yaşadığın olay yüzünden yapman gereken boşaltımdır. Mesela ağlarsın, çıkar. Bağırırsın, çıkar. Kusarsın, çıkar. Cidden kusar mıyım diye düşünüyorsan eğer, evet kusarsın. Çoğu insan acı çekerken kusar. Bunun sebebi basittir, bazı şeyler tıpkı bazı yemekler gibi sindirilemezler... İşte bu yüzden acı iyidir. Acıdan kaçmamak gerekir. Ama acıyı uzatmamakta gerekir. Fazlası zarardır, melankolidir, en sonunda insan hissizleşir. Halbuki bu en kötü seçenektir. Çünkü herkes bilir, acı çekemeyenlere, ''ölü'' denilir...







1 Comment


dikmennisa2
Mar 08, 2023

Çok güzel anlatmışsınız demek az kalır.. iyi ki sehval hanim iyi ki bu dünyada varsınız kelimelerim yetersiz kalıyor her şey için teşekkür ederim🤍

Like
bottom of page